13 Ekim 2011 Perşembe

bizi büyük bir kötülüğün koynuna bırakacaklar


bizi büyük bir kötülüğün koynuna bırakacaklar ve umrunda bile olmayacak sahiplenildik mi terk mi edildik gövdesinde bir karganın oturup derimizi geçireceğiz bu defa ruhumuzun dışına inan ki yapacağız bunu, ben tırnaklarımla severken bir pürüzlü duvarı için geçecek içinden senin  içinden .titrek sesli bir kadın ve biraz korkak gibi , biraz her şeyden habersiz gibi ıssız ve kendi halinde bir ölüm geçecek ama herkes bana büyük bahçeler sunmaya niyetli ama herkesin çatısında büyük bacaları var kapkara soluyorlar işte, görüyorum birazdan bizi büyük bir kötülüğün koynuna defnedecekler geride bıraktığım tüm hayatlar güzel ve hiçbirinin boğazında kınsız bir bıçak konaklamıyor. çok geçmez üstünden, bir baş ağrılı gece kadar en fazla ithaf yanında imza gibi kalacak o  adlar hepinizin içinden içi geçecek kurumuş dökülmüş, kış bitirmiş sobalar gibi dinleneceksiniz yazık!bu rüyayı hayra yoracak su bulamadık ikimiz de..

9 Ekim 2011 Pazar

grenlik..

gözyaşlarıma tuz basıp bir kaç shotta devrilen uykumun rüyası iyiydi.şapkamın altında kim var sorusunu şapkamın üstünde elmayı vuranlar cevapladı.aya bakan düşler kurudu,yağmurlar durdu,yollar uzadı,şehirler yıkıldı.grenlik..

bilme zaten

seni beklerken sobanın üstünde yanan portakal kabuklarının karartısında seni beklediğimi.
Kime anlatsam  geçer  diyecek biliyorum. Elbet geçecek de, anlatmak istiyorum birilerine ama duymak istediklerim söyleyecekleri değil biliyorum.Bu yüzden konuşmak isteyip susmak zorunda kaldığım değil; hem konuşmak isteyip hem de susmak istediğim bi haldeyim.Nasıl bişey bu bilemezsin. Tanrı, adına aşk dediği bi oyun kurmuş ama bana "sen oturup camdan bakacaksın!" diyor gibi hissediyorum. Çocukken hasta olduğum günlerimi hatırlıyorum birden ve biliyorum iyileşsem de oynayamayacağım bu oyunu.Zoruma giden, aynı zamanlarda yaşadığımız şeyleri farklı zamanlarda bitiriyor olmamız. Herkes aynı zamanda mı yaşıyor sence? Senin için çoktan geçti ve senin için geçmiş olan zaman benim için hala gelecek, bekliyorum...Birilerinin ne söylediğini bi zaman duymadan sersem bi kafayla dolaşmak zorunda olmak mühim değil; şimdi benim için asıl zor olan, tutup kaybolmaya heves ettiğim bi yolu değil, yine doğrularımı önüme serip bildiğim yolu yürümek zorunda olmak. Oysa kaybolmak istemiştim ben. Sen tutup kendime getirdin beni. İyi mi yaptın peki çocuk?

Ben sana böyle kaç şiir yazdım kimbilir

Seçilmemiş vücutların içindeyim hep
Yürünmemiş yollarda yürüyorum
Kirlenmemiş ruhlarla karşılaşabilmek, umut..
GÜnleri sayar oldum ne kadar komik değil mi?
Evinden kovulmuş evcil köpekler gibi halim
Her kapıda şefkat dilencisi gibi
Adıma zimmetli sokaklar var
Çoğu beraber yürüdüğümüz
Ben sana böyle kaç şiir yazdım kimbilir
Gövdesi dik başı öne eğik
O sokak lambaları şahit..

işin kötüsü

işin kötüsü;

ne yokluğuna isyan edecek kadar yoksun..

ne varlığına şükredecek kadar var..

artık hazırım

durgunlaştı sahne
sakin,
sessiz,
kimse uğramamış gibi.
bir beklentinin kucağında,
kırış kırış halimi
bir başkasının gölgesiyle süslemeye çalışmanın derin yutkunması gerçekleşti.
kahkaha atılan sahnelerin gürültüsü kulaklarda uzak bir tını şimdi sadece.
sahne sessiz
içinde ukte olduğuma hazır..

.. öğrendim senden kurtulamayacağımı!

tüm yalanlar gerçekleri ile yüzleştirildi
tüm sabırsız haller dinginleştirildi
tadıldı tüm kekremsi tatlar
pas tadı silindi dudaklardan
gözyaşı izleri gece nöbetlerinde temizlendi
gözlerdeki derin izler kazındı bir gereksiz ama sert zımpara ile
artık hazırım
senin tarafından yakılıp geçilmeye...