bizi büyük
bir kötülüğün koynuna bırakacaklar ve umrunda bile olmayacak sahiplenildik mi
terk mi edildik gövdesinde bir karganın oturup derimizi geçireceğiz bu defa
ruhumuzun dışına inan ki yapacağız bunu, ben tırnaklarımla severken bir pürüzlü
duvarı için geçecek içinden senin içinden
.titrek sesli bir kadın ve biraz korkak gibi , biraz her şeyden habersiz gibi
ıssız ve kendi halinde bir ölüm geçecek ama herkes bana büyük bahçeler sunmaya
niyetli ama herkesin çatısında büyük bacaları var kapkara soluyorlar işte,
görüyorum birazdan bizi büyük bir kötülüğün koynuna defnedecekler geride
bıraktığım tüm hayatlar güzel ve hiçbirinin boğazında kınsız bir bıçak
konaklamıyor. çok geçmez üstünden, bir baş ağrılı gece kadar en fazla ithaf
yanında imza gibi kalacak o adlar hepinizin
içinden içi geçecek kurumuş dökülmüş, kış bitirmiş sobalar gibi dinleneceksiniz
yazık!bu rüyayı hayra yoracak su bulamadık ikimiz de..
montecarlokontu
811984 şimdilik tüm yollar 28 e çıkar.monte carlo içen kontum ben.park ve bahçeler müdürlüğü işletmesi benden sorulur koşu parkurlarında geçen bir gençlik.leblebi tozu şarap sazı açıktır ağzı bilmem kaçıncı sinek.şimdi yıkılmıştır oralar edilen dualar.adam gibi bira tuborgtur.mor iyidir ford iyidir 78 i dahada iyidir lordluk kısa sürmüştür selam sizlere kerem ben..
13 Ekim 2011 Perşembe
9 Ekim 2011 Pazar
grenlik..
gözyaşlarıma tuz basıp bir kaç shotta devrilen uykumun rüyası iyiydi.şapkamın altında kim var sorusunu şapkamın üstünde elmayı vuranlar cevapladı.aya bakan düşler kurudu,yağmurlar durdu,yollar uzadı,şehirler yıkıldı.grenlik..
bilme zaten
seni beklerken sobanın üstünde yanan portakal kabuklarının karartısında seni beklediğimi.
Kime anlatsam geçer diyecek biliyorum. Elbet geçecek de, anlatmak istiyorum birilerine ama duymak istediklerim söyleyecekleri değil biliyorum.Bu yüzden konuşmak isteyip susmak zorunda kaldığım değil; hem konuşmak isteyip hem de susmak istediğim bi haldeyim.Nasıl bişey bu bilemezsin. Tanrı, adına aşk dediği bi oyun kurmuş ama bana "sen oturup camdan bakacaksın!" diyor gibi hissediyorum. Çocukken hasta olduğum günlerimi hatırlıyorum birden ve biliyorum iyileşsem de oynayamayacağım bu oyunu.Zoruma giden, aynı zamanlarda yaşadığımız şeyleri farklı zamanlarda bitiriyor olmamız. Herkes aynı zamanda mı yaşıyor sence? Senin için çoktan geçti ve senin için geçmiş olan zaman benim için hala gelecek, bekliyorum...Birilerinin ne söylediğini bi zaman duymadan sersem bi kafayla dolaşmak zorunda olmak mühim değil; şimdi benim için asıl zor olan, tutup kaybolmaya heves ettiğim bi yolu değil, yine doğrularımı önüme serip bildiğim yolu yürümek zorunda olmak. Oysa kaybolmak istemiştim ben. Sen tutup kendime getirdin beni. İyi mi yaptın peki çocuk?
Ben sana böyle kaç şiir yazdım kimbilir
Seçilmemiş vücutların içindeyim hep
Yürünmemiş yollarda yürüyorum
Kirlenmemiş ruhlarla karşılaşabilmek, umut..
GÜnleri sayar oldum ne kadar komik değil mi?
Evinden kovulmuş evcil köpekler gibi halim
Her kapıda şefkat dilencisi gibi
Adıma zimmetli sokaklar var
Çoğu beraber yürüdüğümüz
Ben sana böyle kaç şiir yazdım kimbilir
Gövdesi dik başı öne eğik
O sokak lambaları şahit..
işin kötüsü
işin kötüsü;
ne yokluğuna isyan edecek kadar yoksun..
ne varlığına şükredecek kadar var..
artık hazırım
durgunlaştı sahne
sakin,
sessiz,
kimse uğramamış gibi.
bir beklentinin kucağında,
kırış kırış halimi
bir başkasının gölgesiyle süslemeye çalışmanın derin yutkunması gerçekleşti.
kahkaha atılan sahnelerin gürültüsü kulaklarda uzak bir tını şimdi sadece.
sahne sessiz
içinde ukte olduğuma hazır..
.. öğrendim senden kurtulamayacağımı!
tüm yalanlar gerçekleri ile yüzleştirildi
tüm sabırsız haller dinginleştirildi
tadıldı tüm kekremsi tatlar
pas tadı silindi dudaklardan
gözyaşı izleri gece nöbetlerinde temizlendi
gözlerdeki derin izler kazındı bir gereksiz ama sert zımpara ile
artık hazırım
senin tarafından yakılıp geçilmeye...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)